08 Mayıs 2015

BİZİ AYNI ANDA HEM GÜLDÜRÜP HEM DE AĞLATABİLEN ZEKİ ALASYA AĞABEYİN ARDINDAN BİR KAÇ SATIR...


Yağmurun insanı adeta döver gibi yağdığı, şimşeklerin yıldırımlara karıştığı felaket bir gecenin ardından, yağmur altında Kemerburgaz'a bir okul etkinliğine gidiyorum, orada öğreniyorum sevgili Zeki Alasya'nın da dünyaya veda ettiğini... Zeki abiyi ilkin 80'li yılların başlarında Güldürü Üretim Merkezi'nde yani GÜM'de çalışırken tanıdığım aklıma düşüyor... Kandemir Konduk ve Müjdat Gezen'le çalıştığım dönemde, Kandemir ağabeye yardımcı yazarlık yaptığım sıralarda Kandemir Konduk imzalı Devekuşu Kabare oyunlarına da küçük katkılarımı anımsıyorum... Devekuşu'nun kapalı gişe oynadığı yıllar gözümde canlanıyor.... İşin tuhafı daha dün evde Haldun Taner'le ilgili eski bilgileri, notları ve yazıları elden geçirirken karşıma gene Zeki ve Metin de çıkmıştı. 80'li yılların başlarında Zeki ve Metin'in fırtına gibi estiği dönemde Zeki ve Metin ustaların oynadığı "Beyoğlu Beyoğlu" adlı oyunun yazarlarından biri de bendim... O dönem Güldürü Üretim Merkezi'nin henüz 21 yaşındaki genç yazarlarından biri olarak benim de bir skeçimin ve oyunun geneline katkılarımın olduğu "BEYOĞLU BEYOĞLU" Devekuşu Kabare'nin unutulmaz oyunlarından biridir.... Bu oyuna hem de 21 yaşında genç yazar olarak katkım olması benim bir köşede tuttuğum gururumdur... Oyun afişlerinde yazar olarak "Güldürü Üretim Merkezi" gözükür, çünkü oyun GÜM ekibinin ortak ürünüdür ve Şan Tiyatrosunda o dönem çok büyük ilgi görüp kapalı gişe oynamıştır... 


Cihan Demirci'nin 4 Nisan 2002 tarihinde Saraçhane'deki Karikatür ve Mizah Müzesinde gerçekleştirdiği söyleşinin konuğu olan Zeki Alasya, söyleşi sonrasından bir anı...  

Zeki ağabeyle Devekuşu Kabare ve tiyatro üzerine hep bir söyleşi yapmayı hayal etmiştim. Onca hayhuy içinde bu söyleşiyi Faruk Karaçay arkadaşımızın da katkısıyla 4 Nisan 2002 tarihinde, Saraçhane'deki Karikatür ve Mizah Müzesinde gerçekleştirmiştik. O gün iki konuğum vardı söyleşi için. Biri Nuri abi, Nuri Kurtcebe idi. Onunla Gırgır-Fırt yıllarını karikatürü ve mizahı konuşurken, diğer konuğum Zeki Alasya ile de Devekuşu Kabare'nin kuruluş yıllarını, tiyatro ve sinemaya dair anılarını konuşmuş, salonu dolduran karikatürcü-mizahçı ağırlıklı bir izleyici grubuna keyifli anlar yaşatmıştık... Zeki ağabey o gün tiyatro ve sinema serüvenine dair müthiş anılar anlatmıştı... İçten ve samimi bir insandı... Tüm gerçek komedyenler gibi aslında içinde ciddi bir hüzün de barındırırdı... Zeki-Metin adlı o müthiş ikilinin "temiz kalpli" ve "sakar" olanıydı o... Bu durum iş yaşamında da devam etmişti. Pek çok iş kurdu ve hepsini batırdı, ortağı Metin ağabey ise tam tersiydi. İki zıt karakterdiler aslında, başarıları biraz da bundandı kanımca... An geldi ayrıldılar, çünkü herkesin bir dönemi vardı ve o dönem bitmişti... Ayrı ayrı yollarına devam ettiler... Derken onları yeniden birleştirmek için birileri yoğun bir çabaya girdi ama olmadı, zira o günler yoktu artık, burası "Yeni Türkiye" adıyla kara bir cehenneme dönüşmüştü ne de olsa geçen süre içinde... Bu kara cehennemin içinde Devekuşu Kabare'nin toplumsal-siyasal-sosyal eleştiri barındıran mizahına da yer yoktu artık... 


Nuri Kurtcebe, Zeki Alasya ve Cihan Demirci (4 Nisan 2002)

İşe bakın ki 9 Mart 2015 Cumartesi günü de Kadıköy'deki Tarih Edebiyat Sanat Kütüphanesi TESAK'da, saat:15'de, 1967 yılında Devekuşu Kabare'yi kurarak Zeki Alasya'nın hayatını değiştiren mizah edebiyatımızın büyük ustası Haldun Taner'i 100. yaşında anacağız ve ben dört konuşmacıdan biri olarak "Haldun Taner'in Mizahı"nı anlatmaya çalışacağım. İşte tam bu sırada Zeki abi pat diye gidiyor... Hayatımızdan bir renk daha eksiliyor... Zeki ve Metin olarak tek kişi gibi gördüğümüz bir bünyenin yarısı artık yok... Giderek daha da insan yoksulu hale gelen bir ülke tüm renklerini birer birer yitiriyor ama daha acı olanı gidenler gidiyor, yerleri boş kalmanın da ötesinde, hayatlarımız boşluklarla doluyor... Güle güle Zeki abi... Son yıllarda seni bazı kötü dizilerde ve hiç hazzetmediğim bir yemekte gördüğüm için doğrusu kızdığım anlar olmuştu ama hepsi sana olan sevgim ve samimi halim yüzündendi, şimdi hepsi geride kaldı... Güle güle Zeki abi... Bizi aynı anda hem güldürüp hem de ağlatabilen kaç oyuncu olmuştur ki şu ülkede?.. Zeki abimiz gittiğine göre artık bizler "Metin" olmalıyız!.. 

Cihan Demirci (8 Mayıs 2015)



Hiç yorum yok: